4 Ocak 2009 Pazar

Yeni...

Yeni bir blog geliyor desem? xD Bununla ilgilenemedim, çünkü bu blogu açarken çok sığdım; ancak yine de sığ olmama rağmen bu blogda yazı yazmak istemiyorum artık. Yeni bir blogda, sığ sulardan, okyanuslara doğru ilk kulacımı atmak istiyorum. Artık bazı şeylerde geliştiğimi hissetmeme rağmen, bu gelişimi yazıyla fikirlerimi kalıcı olarak bloguma kaydetmenin hem benim, hem de sizlerin gelişmesinin gerektiğini hissediyorum. Her kim "ben kimseden bir şey öğrenmem, kimsenin fikirlerine ihtiyacım yok" diyorsa, kesinlikle kendini kandırıyordur. Oyungezer Forumlarındaki geçirdiğimiz bu güzel 1 yıl boyunca kim, başka birinden hiçbirşey öğrenmediğini idda edebilir ki? İşte bu fikirle yola çıkıyorum. Kendime yüklediğim misyon çok önemli, bu konuda oldukça hassas ve vizyonu geniş biri olmak için çaba sarfediyorum. =)

Yeni blogumun başlıca konuları(olmasını düşündüğüm şeyler):
Müzik ve Enstrüman
Siyaset
Felsefe
Şiir ve Düzyazı(Bunca zamandır yazdığım hikayelerin derlenmesi)
Bir de bir sürprizim var. Bazı şeyleri benim gözümden bir film şeridi gibi izlemenizi istediğim bir konu bu. İnşallah güzel olmasını temenni ediyorum =)

Hadin hoşçakalın! Yeni blogumda, yepyeni bir tasarım, yepyeni bir yazım şekli ile karşınızda olacağım. Allahaısmarladık!

2 Kasım 2008 Pazar

Seviyorum

Biricik dostlarım Uğur, Can, Deniz, Aslı'yı ve nicelerini çok seviyorum.

İyi ki hep yanımdasınız...


(İnsan arada çağrı falan atar... hıh!)

1 Şubat 2008 Cuma

Görüyorum!

Görüyorum her gün...

Birbirlerini yiyen insanlar görüyorum. Ne için yediklerini sorduğumda "bana şunu dedi, bana şunu etti"... İlişkilerimiz sözcük düzeyinde mi diye soruyorum, onu da anlamıyorlar.

Birbirlerini sevmeyen insanlar görüyorum. Ne için sevmediklerini sorduğumda "şu hareketi hoş değil, yanlış konuşuyor"... Sevgimiz ruh halimize veya aklımızın yatmasına mı bağlı diye soruyorum, hiç bir ses çıkmıyor.

Birbirlerine küfür eden insanlar görüyorum. Ne için küfür ettiklerini sorduğumda "İlk önce o etti, bana hakaret etti"... Sana neden hakaret etti diyorum, yüzüme bile bakmıyor.

En sonunda "siz ne yapıyorsunuz" dedim, bana "asıl senin amacın ne" dediler. Bende sustum...

17 Ocak 2008 Perşembe

Korktuğum Başıma Geldi!

Evet! Aynen başlıkta belirttiğim gibi Korktuğum başıma geldi! Hemde ne gelmek! Korkularımın gerçek olduğunu anladığım an suratım beş karış oldu. Sanki Dünya başıma yıkılıyor sandım. Gerçi şu an biraz rahatım ama içim hayli buruk. Onlara bir daha dokunma isteği duyamamak, bir daha kafamın içinde kurgulamdan yaşamak benim için ölüm gibi. Zaten şu an ölü gibiyim, rahatlıkta oradan gelmekte. Tamam, kabul ediyorum. Büyüdüm, herkes gibi, doğanın normal düzenindeki normal bir parçanın olması gerektiği gibi büyüdüm. Ama gerçekten doğanın bir parçasında olmak ona bir daha erişemem demek mi? Sadece bana mı oluyor, yoksa herkese olan bir şey mi?

Cidden zihnim allak bullak oldu. Bir daha oyun oynayamayacağım sanırım. Sadece tek tesellim bunun geçici bir şey olmasını ummak. Yoksa tek dayanağım olan oyunlar olmadan yaşayamam.

Not: Yorum yapacak arkadaşlar! Eğer bu geçici olan bir durum ise lütfen belirtin, yoksa ben bu yük ile dayanamıyorum. Yaşım 22 ama oyunlardan soğudum, uzaktan bakmak daha güzel geliyor.

Not 2: Sakın Anneniz ile ters düşmeyin bilgisayar ve oyunlar konusunda. Annem bana bundan 2 yıl önce "bir daha oyun oynama isteği duyamayasın" diye beddua etti. Ben inanırım beddua'ya. Ama töbe dedirtirdim. Umarım geçer. :(

11 Ocak 2008 Cuma

Ben Haklıyım...

"Evet! Hep ben haklıyım. Kimse haklı olamaz, sadece ben haklı olabilirim. Karşımdakilerin ne düşündükleri hiç umurumda değil. Herkes salak, bir tek ben akıllı ve mantıklıyım. Her şeyin en iyisini ben bilirim. Karşımdaki hiç bir şey bilemez; Benim istediğim ve bildiğim şekilde düşünmek zorunda"

Nedir bu düşünce? Yemin ederim buna şahit oldum. Geçen üç arkadaş oturuyoruz, bir muhabbet açıldı ve akabinde, olmazsa olmaz olarak, tartışma çıktı. Ben tartışmanın dışındayım tabî, ki tartışmalara girmeyi hiç sevmem.

Neyse, bunlar başladılar atışmaya. Ben pür dikkat izliyorum ve bazı tahlillerde bulunuyorum. Tartıştığımız konuyu buraya yazamayacağım ancak şunu söyleyeyim, öyle pek kaale alınacak, üzerine kafa yorulacak mevzu değil. Neyse, işte bunları izlerken yaptığım tahlilleri eve gelince internetten araştırdım ve ikisinin de oldukça haklı olduklarını gördüm.

Ancak gel gör ki adamlar ikisinin de haklı olduklarını bildikleri halde ben doğru söylüyorum yarışına giriştiler. Ben buradan bu zihniyeti kınıyorum! Kimse bir biri gibi düşünmek zorunda değil ve zaten öyle bir şey mümkün olamaz. Eğer biz farklı düşünceleri tartışıp konuşmazsak nasıl insan olabiliriz?

Unutmayalım ki bizler insanız ve kendi kendimize düşünebilme yeteneğine sahibiz. Lütfen karşımızdaki insanları kendilerimize benzetme çabasından vaz geçelim. Gerçekten kîna geldi artık. Her zaman ben haklıyım diyen insan muhakak bir gün yanılacaktır, bu tecrübe ile sabittir.

Beni okuma zahmetine giriştiğiniz için çok teşekür ederim.
(Smiley koymayı da es geçmeyeyim) :-)

8 Ocak 2008 Salı

Bu kalabalığın içinde... (Versiyon 2 oluyor bu canım =))

Dikkat ederseniz, bu sefer oldukça neşeli girdim. Bir smiley her şeyi açıklamaya yetiyor bazen. Geçen yazımda oldukça karamsar bir yazı yazmıştım. Ancak fikirlerimi değiştirecek oldukça önemli olaylar meydana geldi.

Bir kere yalnız falan değiliz, bunu çok acı ve utanç içinde tecrübe ettim. Eğer bir derdiniz varsa insanlar yardımınıza koşuyor hemen. Ayrıca bir diğer sorunum Aile baskıları idi. Onun da nedenini zor bile olsa çözdüm. Bizi seviyorlar ve mantıkları el verdiği çerçevesinde iyiliğimizi istiyorlar. Her ne kadar bazen bizi sıksa ve kavga etmemize, hatta ve hatta bağları koparma durumuna getirseler bile bizi kötü niyetleri olmadığını anladım.

Kalabalık bizi hep sarıyor ama yanlız olmayı biz seçiyoruz ayrıca. Kötü gün dostları her yerde, her an yanımızda lar. Sadece bunu bizim anlamamız şart, yoksa yalnızlık içinde ölüp gideceğimiz gibi geliyor bana.

İnsanlara bir adım atalım ve bekleyelim. Göreceğiz ki, kendimizi yalnızlaştıran bizleriz, kısaca özetlersem.

Bu sıkıcımı sıkıcı, oldukça bunaltıcı yazımı okumaya tenezül eden arkadaşlarımı öpüyorum. Hatta sarhoş oldum, ve hepinizi öpüjjeem... =) Bir smicik her şeyi açıklıyor.

18 Aralık 2007 Salı

Bu kalabalığın içinde...

Yapa yalnız'ız şu koskoca dünya'da; Haykırdığımız da sesimizi duyuramayacak kadar yalnız...Sadece sevdiklerim,ben ve sırt çantam; Gidebileceğim sonsuzlaraa uzanan yollar da tek başıma.Sevdiklerimi kalbim'de taşıyorum; onlar bilmeseler ve beni anlamasalar bile.Yüreğimi açamıyorum sevgim kirlenip eskimesin diye. Yazıyorum ki neden sevdiğimi hatırlayayım diye.Bu kalabalığın içinde, yapayalnızız.