17 Ocak 2008 Perşembe

Korktuğum Başıma Geldi!

Evet! Aynen başlıkta belirttiğim gibi Korktuğum başıma geldi! Hemde ne gelmek! Korkularımın gerçek olduğunu anladığım an suratım beş karış oldu. Sanki Dünya başıma yıkılıyor sandım. Gerçi şu an biraz rahatım ama içim hayli buruk. Onlara bir daha dokunma isteği duyamamak, bir daha kafamın içinde kurgulamdan yaşamak benim için ölüm gibi. Zaten şu an ölü gibiyim, rahatlıkta oradan gelmekte. Tamam, kabul ediyorum. Büyüdüm, herkes gibi, doğanın normal düzenindeki normal bir parçanın olması gerektiği gibi büyüdüm. Ama gerçekten doğanın bir parçasında olmak ona bir daha erişemem demek mi? Sadece bana mı oluyor, yoksa herkese olan bir şey mi?

Cidden zihnim allak bullak oldu. Bir daha oyun oynayamayacağım sanırım. Sadece tek tesellim bunun geçici bir şey olmasını ummak. Yoksa tek dayanağım olan oyunlar olmadan yaşayamam.

Not: Yorum yapacak arkadaşlar! Eğer bu geçici olan bir durum ise lütfen belirtin, yoksa ben bu yük ile dayanamıyorum. Yaşım 22 ama oyunlardan soğudum, uzaktan bakmak daha güzel geliyor.

Not 2: Sakın Anneniz ile ters düşmeyin bilgisayar ve oyunlar konusunda. Annem bana bundan 2 yıl önce "bir daha oyun oynama isteği duyamayasın" diye beddua etti. Ben inanırım beddua'ya. Ama töbe dedirtirdim. Umarım geçer. :(

11 Ocak 2008 Cuma

Ben Haklıyım...

"Evet! Hep ben haklıyım. Kimse haklı olamaz, sadece ben haklı olabilirim. Karşımdakilerin ne düşündükleri hiç umurumda değil. Herkes salak, bir tek ben akıllı ve mantıklıyım. Her şeyin en iyisini ben bilirim. Karşımdaki hiç bir şey bilemez; Benim istediğim ve bildiğim şekilde düşünmek zorunda"

Nedir bu düşünce? Yemin ederim buna şahit oldum. Geçen üç arkadaş oturuyoruz, bir muhabbet açıldı ve akabinde, olmazsa olmaz olarak, tartışma çıktı. Ben tartışmanın dışındayım tabî, ki tartışmalara girmeyi hiç sevmem.

Neyse, bunlar başladılar atışmaya. Ben pür dikkat izliyorum ve bazı tahlillerde bulunuyorum. Tartıştığımız konuyu buraya yazamayacağım ancak şunu söyleyeyim, öyle pek kaale alınacak, üzerine kafa yorulacak mevzu değil. Neyse, işte bunları izlerken yaptığım tahlilleri eve gelince internetten araştırdım ve ikisinin de oldukça haklı olduklarını gördüm.

Ancak gel gör ki adamlar ikisinin de haklı olduklarını bildikleri halde ben doğru söylüyorum yarışına giriştiler. Ben buradan bu zihniyeti kınıyorum! Kimse bir biri gibi düşünmek zorunda değil ve zaten öyle bir şey mümkün olamaz. Eğer biz farklı düşünceleri tartışıp konuşmazsak nasıl insan olabiliriz?

Unutmayalım ki bizler insanız ve kendi kendimize düşünebilme yeteneğine sahibiz. Lütfen karşımızdaki insanları kendilerimize benzetme çabasından vaz geçelim. Gerçekten kîna geldi artık. Her zaman ben haklıyım diyen insan muhakak bir gün yanılacaktır, bu tecrübe ile sabittir.

Beni okuma zahmetine giriştiğiniz için çok teşekür ederim.
(Smiley koymayı da es geçmeyeyim) :-)

8 Ocak 2008 Salı

Bu kalabalığın içinde... (Versiyon 2 oluyor bu canım =))

Dikkat ederseniz, bu sefer oldukça neşeli girdim. Bir smiley her şeyi açıklamaya yetiyor bazen. Geçen yazımda oldukça karamsar bir yazı yazmıştım. Ancak fikirlerimi değiştirecek oldukça önemli olaylar meydana geldi.

Bir kere yalnız falan değiliz, bunu çok acı ve utanç içinde tecrübe ettim. Eğer bir derdiniz varsa insanlar yardımınıza koşuyor hemen. Ayrıca bir diğer sorunum Aile baskıları idi. Onun da nedenini zor bile olsa çözdüm. Bizi seviyorlar ve mantıkları el verdiği çerçevesinde iyiliğimizi istiyorlar. Her ne kadar bazen bizi sıksa ve kavga etmemize, hatta ve hatta bağları koparma durumuna getirseler bile bizi kötü niyetleri olmadığını anladım.

Kalabalık bizi hep sarıyor ama yanlız olmayı biz seçiyoruz ayrıca. Kötü gün dostları her yerde, her an yanımızda lar. Sadece bunu bizim anlamamız şart, yoksa yalnızlık içinde ölüp gideceğimiz gibi geliyor bana.

İnsanlara bir adım atalım ve bekleyelim. Göreceğiz ki, kendimizi yalnızlaştıran bizleriz, kısaca özetlersem.

Bu sıkıcımı sıkıcı, oldukça bunaltıcı yazımı okumaya tenezül eden arkadaşlarımı öpüyorum. Hatta sarhoş oldum, ve hepinizi öpüjjeem... =) Bir smicik her şeyi açıklıyor.